'' ANLATILAN SENİN HİKAYENDİR! ''

29 Mayıs 2013 Çarşamba

İnsanlık

'' Kar, üşüyen bir halk için asla romantik yağmaz. ''

Beylik bir söz. Muhalif olunabilecek bir nokta söz konusu değil. Bir cümleye bin anlam yüklenmiş. Hayatın gerçekleri ile sanatın yansıması bi

Bir kitap ya da güzel bir şarkı veyahutta bir sinema filmi, insanı doyurmaz belki ama; ruhunu aydınlatır. İnsana insanı anlatır. Hayatı anlamasına olanak sağlar. Lakin, gerçekçi olmayan bir sanat anlayışının yaşama imkanı da yoktur. Zira, temeline gerçekliğin harcını katmayan bir anlayış yıkılmaya mahkumdur. Ve insandır ki, asırlardır kendini ve dünyayı anlama mücadelesi vermektedir. İnsandır ki, fabrikalarda, gecekondularda ekmek kavgası verirken şiirlerle hayat bulmaktadır. İnsandır ki, emeğinin güzelliğini diline yansıtmış ve kelimelerini inanarak fısıldamıştır. İnsandır ki, güzel günler görme inanca tutunmuş, yeryüzünü aşkın yüzü yapma mücadelesine katılmıştır. İnsandır ki, emeğiyle var olmuş, alınterinin sıcaklığında ekmeğini bölüşmüştür.   Bu nedenle, insana ve emeğe dayanmayan her şey yavandır. 
Devamını Oku

26 Mayıs 2013 Pazar

''Gönül Dağı''nın Abdal'ı

Neşet Ertaş, Türkiye'de yetişmiş en önemli sanatçılardan birisi. Farklı kesimlere, eşsiz sesiyle ve anlamlı türküleriyle ulaşmış güzide bir insan. Ölümü, tüm Türkiye'yi yasa boğan eşsiz bir değer.

Neşet Ertaş, yani gönül dağının abdal'ı ortak değerlerimizin sesiydi. Bu nedenledir ki, her kesim tarafından sevilerek dinlendi. Şarkılarında, insana dair ne varsa dillendirerek, ruhumuzu aydınlattı. Sanatçı kisvesi altında dolaşan insanlara rağmen; var olmaya, sanatını icra etmeye devam ederek topluma değerli bir armağan verdi.

Şarkılarıyla aramızda yaşamaya devam edecektir.


Devamını Oku

19 Mayıs 2013 Pazar

Şarkılar

MFÖ'nün o çok bilinen şarkısı '' Bu Sabah Yağmur Var İstanbul'da ''nın sözlerinde der ki; '' Şarkılarda düşünmek seni bana getirmez ki. ''

Şarkılar çoğu zaman duygularımızı ifade etmek için seçtiğimiz en işlevli yollardan birisidir. Kimi şarkılarda sevincimizi, kiminde ise acımızı paylaşırız. Yeri gelir oynar, yeri gelir ağlarız. Kalabalıklar halinde tek bir ağızdan söyleyebileceğimiz gibi kimseler duymasın diye fısıldadığımız da olur. Sonuç olarak, şarkıların insanı rahatlama ya da kendini ifade etme yollarından biri olarak, en çok tercih edilen yapıda olduğu su götürmezdir.

Ve belki de, Zeki Müren'den dinlediğimiz gibi ''Ah bu şarkıların gözü kör olsun. ''
Devamını Oku

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Zamanın Aynası

İnsan, duygularına abartılı anlamlar yüklemeye meyilli bir varlıktır. Bu nedenledir ki, her duyguyu gerçekliğinden kopararak, farklı anlamlar biçer. Gün gelir, yaşanan duygular anlamlarını yitirdiğinde, geriye döner bakarız. İşte o zaman, duygularımıza gerçekliği ile yaklaşma imkanı bulabiliriz. Zira, zaman abartılı anlamları siler. Tabii ki, izleri kaybolmaz demiyorum; fakat, gerçekliğe daha uygun bir hale getirebileceği iddiasındayım. Bu nedenle, yaşarken anlamadığımız ya da anladığımız halde bile farklı anlamlar biçtiğimiz çoğu şeyi, üzerinden zaman geçtikten sonra yeniden değerlendirmeliyiz. İnsan, yaşadıklarını değerlendirerek ve onlardan çıkardığı sonuçlar ışığında ilerleyeceği için geçmişi süzgeçten geçirmemiz zorunludur. Geçmişten geleceğe doğru uzanan hayat çizgimizde tecrübeler edinerek ilerleyebiliriz.
Devamını Oku

10 Mayıs 2013 Cuma

Binbir Gece Masalları

Türkiye'de Binbir Gece Masalları'nın tanınması, popüler kültürün bir ürünü olan televizyon dizisi sayesinde oldu. Dizi,  adından ve ana karakterlerinden birinin ismi dışında, Binbir Gece Masallarıyla fazla alakalı olmasa da insanların kitapla bağlantı kurması sağlandı. Bu bağlamda, popüler kültür önemli bir hizmet gerçekleştirdi diyebiliriz.

Günümüzde, birçok edebi eserin çeşitli nedenlerle dizi-filmleri çekiliyor. Bu dizi-filmlerin toplumsal hayata en önemli katkısı, diziye konu olan eserin topluma tanıtımının sağlanması. İnsanlar, dizi aracılığıyla bahsi geçen eserle bir bağ kuruyor ve ''bunun orjinali ne?'' diye sormaya başlayarak kitaba yönelebiliyor.

İnsanların okumasına vesile olması sebebiyle, edebi eserlerin dizi-filmlerinin çekilmesini oldukça önemsiyorum. Zira, okumaktan çok izlemeye önem veren bir toplumda, bu gibi yönlendirmelerin olması yararlı. Lakin, bu noktada dikkat edilmesi gereken husus asıl kaynaktan sırf reyting uğruna kopmamak ve hakkını vermektir.

Bu arada, Binbir Gece Masallarına dair bir dipnot: Araplar, ''Binbir Gece Masalları''nı kimsenin baştan sona okuyamayacağını iddia ediyor. Bu iddianın temeli ise, eserin sıkıcı olması değil; insanda bir sonsuzluk hissi uyandırmasına dayanıyor. Bu nedenle kitap hiç bitmeyecek izlenimi yaratabiliyormuş. Ve bitmemesi de iyi olur. Çünkü, Araplara göre kitabın bir laneti var. Bu lanet kitabı bitirdiğinizi hayata geçiyor ve kitabı baştan sona, atlamadan okuyan kim varsa kısa zamanda ölüyormuş.
Devamını Oku

7 Mayıs 2013 Salı

Şiirler Yaşamak

Şairler, az sözle çok şey anlatan ıstıraplı insanlardır. Bir kelimeye bin anlam yüklemeyi onlardan öğreniriz. Bize, bizim duygularımızı anlatırlar. İfade edemediklerimizi fısıldarlar. Ve bu güvenle, şiirlerin kollarına bırakırız duygularımızı.

Herkesin bir şiiri olmalı şu hayatta. Duygularını kendinden daha iyi anlatan bir sığınağı bulunmalı. Sevmeli şiiri... Zira, şiirdir bizim hikayemizi bize anlatan.

Şiirin ''büyük saat''i Turgut Uyar'ın söylediği gibi ''göğe bakma durağı'' yaratmalı insan kendisine. Herkesin durağı farklı olabilir; ama amaç dinlenmek, hayat meşakkati için nefes almaksa sığınmalı şiire.

''Güz geldi mi göçüp gidiyorsun buralardan
Mahzun kalıyor kalbim ve gözlerim..
Sen sevgileri ve yolları hatırlatıyorsun bana
Turnam, bir gün bırakmayacağım peşini,
Ömrüm oldukça ardından geleceğim..

Bir yamalı yelkenden sular damlayacak,
Veya gemici şarkıları söyleyeceğim bir şilepte.
Merhaba rüzgar diyeceğim, merhaba maden kömürü
Verin elinizi, kahve kokulu sahillere.

Turnam, bir gün bırakmayacağım peşini,
Cümle sevgilere, tekrar buluşmak üzre, veda.
Ormanlar, deniz çiçekleri, yunuslar
Vatanım tuz biber gibi kalbimde ama
Bu sevda başka sevda..

Hiçbir zaman dertsiz kalmadı gönlüm
Bir çift gözden, bir yapraktan, bir kuştan.
Daima daha taze, daima yeni baştan
Turnam bir gün bırakmayacağım peşini,
Sen nereye, ben oraya, adım adım
İnsan sevdikçe iyileşiyor artık anladım..

Bilmem nerelere gidersin gönlünce
Hangi medar şehrine, bir akşam vakti.
Gürültülü sokaklar, evler, iri kuşlar
Çıplak kadınlar arpa döver taş havanlarda
Bir pencereden ansızın bir hazin şarkı başlar…

Bir basık meyhanedir köşedeki, kemerli
Yol boyunca keşkül uzatır sıska çocuklar.
Trahomlu ve sıtmalı bir viski içerim
Sahilde zencefil yüklü gemiler uyuklar..

Ne denmişse yalan hayat için,
İşte o, yaşandığı gibi sokaklarda.
Cümle geçmişimi aziz bileceğim
Turnam bir gün bırakmayacağım seni
Yaşamak ve sevmek için art arda,
Ömrüm oldukça peşinden geleceğim… ''

* Turgut Uyar
Devamını Oku

3 Mayıs 2013 Cuma

Ve Franz Kafka

'' Hangi toplumsal sistem egemen olursa olsun (...) Şiir, derinliklere gömülmüş duyguları ortaya çıkarıp, insanlığın ortak gerçeğini ve 'tüm'ü kucaklayan evreni gözler önüne sererek ''ben'' ve ''sen'' arasında bir bağ kurma gücüne sahiptir.'' der Kafka.

Kafka, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Hukuk öğretimi görmesine rağmen; bir memur olarak çalıştı. Gündüzlerini memur, gecelerini ise derin bir uykuya benzettiği yazma işiyle geçiriyordu. İnsanlık tarihine, inanılmaz eserler armağan ederek huzur içinde öldü. Yukarıda alıntıladığım sözünden de anlaşılacağı üzere,  eserlerinde toplumsal eşitlik ve adaletten yana bir insan profili çizdi. Dönüşüm adlı eserinde absürd unsurları kaleme alarak, varoluşçuluğun çizgilerini anlattı.Varoluşçuluğun temek çizgisi olan, insanın kendi kendini bulma mücadelesine ayna tuttu.

Hepimizin ondan öğreneceği çok şey var.
Devamını Oku

Etiketler

Blogger tarafından desteklenmektedir.

© 2011 Göğe Bakma Durağı, AllRightsReserved.

Designed by ScreenWritersArena